YARARLI CEMİYETLER 1: ODTÜ Cumhuriyet Kadınları
- bilgencofficial
- 15 Mar 2023
- 6 dakikada okunur
Başlattığımız yeni serimizi Yararlı Cemiyetler bu yazımızla birlikte başlıyor. Serimiz gereği bulduğumuz Atatürkçü topluluklarla röportaj veya sohbetler yaparak Atatürkçü toplulukların buluşacağı çevreyi oluşturmaya çalışacağız. Bunun için röportaj isteğimize ilk cevap veren ODTÜ Cumhuriyet Kadınları ile bir röportaj gerçekleştirdik. Karşınızda Tuğçe Mısırlıoğlu ve Berk Eskiçırak’ın ODTÜ Cumhuriyet Kadınları’nın kurucu üyesi Raziye Kübra Şen ile gerçekleştirdiği röportaj. İyi okumalar dileriz.
Cumhuriyet Kadınları tam olarak nedir?
ODTÜ Cumhuriyet Kadınları tam olarak şudur: Bizim ülkemizde yıllardır Feminizm çeşitli örgütlerin tekelinde yürümüştür. Bu örgütlerin kadın dayanışmasının yanında bize ters düşen başka siyasi fikirleri de vardır. Biz kadın dayanışmasının tamamen başka siyasi amaçların güdümünden kurtarılmasını ve sadece kadın dayanışması için yürütülmesini istiyoruz.

Çünkü baktığımızda çeşitli Kürtçü örgütler çıkarları doğrultusunda Feminizm propagandası yaparak aslında Feminizmin yanlış anlaşılmasına sebep olmakta ve bu sebeple kadın dayanışmasına zarar vermektedirler. Bundan biz çok rahatsızız, çünkü Feminizm konusunda bu örgütler samimi değiller. Samimi olsalardı kadın birliğine önem verirlerdi ya da kadın dayanışmasını başka amaçlar doğrultusunda yürütmezlerdi.
Asıl amaçlarıysa Feminizmi kullanarak bir çevre edinmek ve bu edindikleri çevreyi de kendi siyasi amaçlarında kullanmaktır. Biz de bundan dolayı bu duruma karşı gelen cumhuriyet değerlerimize uygun olan bir Feminizm anlayışı içerisinde olduğumuzdan ODTÜ Cumhuriyet Kadınlarını kurduk.
Ülkemizde size benzer çok topluluk yok, her ne kadar daha fazla olmalarını istesek de. Peki siz bu topluluğu kurarken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Öncelikle bize ilk başta bu yeni bir fikir gibi gelmişti ama sonrasında örnek aldığımız oluşumlar da bulduk.

Başka Türk Feminizm Hareketi olmak üzere Marmara Üniversitesi’nde kurulan Türk Kadın Hareketi’ni örnek aldığımızı söyleyebilirim. İki oluşum da sosyal medyada çok ses getirmiştir. İlk başta karşılaştığımız zorluksa bize ‘’Kadın düşmanısınız’’ denmesiydi, bu bizi çok üzdü çünkü biz amacımızı açıkça belli etmiştik. Çeşitli Feminist örgütlere üye olan kişilere Feminizmin bu şekilde de yürütülebileceğini gösterdiğimizde bunu kabullenemediler ve bu sebeple bize karşı agresif bir şekilde tepki verdiklerini düşünmekteyim.

Aslında biz ‘Türkiye’de Feminizm nasıl ilerler?’ sorusuna cevap olarak çıkmış bir topluluğuz ve adımızdan da anlaşılacağı üzere biz Atatürkçülüğü ve Atatürk ilkelerini esas alıyoruz. Tabi ki bu bazı kesimleri rahatsız edecektir ama bizler açıkçası o kesimleri rahatsız etmekten hiç çekinmiyoruz. Çünkü kendi amacımızı net olarak gösterdiğimiz için bu yolda onlardan ayrıldığımızı düşünüyorum.
Peki amacınız doğrultusunda yaptığınız çalışmalar nelerdir, sizin çalışmalarınıza katılmak isteyen biri olursa ona ne söyleyebilirsiniz?
İlk olarak bizim ‘Temel Feminizm Okumaları’ dediğimiz altı haftalık bir programımız var. Bu programda tarihi olarak akım akım Feminizmi inceliyoruz. Mesela ilk başta Feminizm tanımını ve Feminizmin kimler için olduğunu öğrenip tartışıyoruz.

İkinci hafta 18.yüzyıla damgasını vuran Aydınlanmacı Liberal Feminizmi konuşup işledik. Üçüncü haftaya geldiğimizde kadınların ev içindeki emeğinin ve işçi olarak emeğinin tartışıldığı, kadınların öneminin anlatıldığı Feminizmi işledik. Sonrasında ise Kültürel Feminizm, din baskısıyla karşılaşan kadınların haklarını elde etmesi için tanıdıkları Feminizmdir. Kendi ülkemizde bizim ilke edindiğimiz doğruları anlatmak içinse ‘’Cumhuriyet Dönemi ve bunun öncesinde Osmanlı Dönemi Kadınları’’ başlıklı çalışmalar yapmaktayız.

Mesela Osmanlı Dönemi’ndeki kadınlardan örnek vereceksek Fatma Aliye Topuz gibi kadın yazarların ve birçok kadın derneğini kuran kadınların hayatlarını araştırıyoruz. Cumhuriyet Dönemi’ne geçtiğimizde ise kadınların da siyasal parti kurma girişimleri olduğunu görüyoruz. Bu kadınları araştırıyoruz ve hayatlarından ilham alıyoruz. Kadınların seçme seçilme hakkı elde etmesiyle siyasete atılan kadınları inceliyoruz. Bunun dışında muhtarlıktan kaymakamlığa kadar devlette çalışan kadınların hayatlarını da inceliyoruz.
Genel olarak bu araştırmalardaki amacımız kadınların kazandıkları haklarıyla yaptıkları ve günümüzdeki kadınların onları ilham alarak neler yapabileceğini öğrenmeleridir.
Kesinlikle hiçbir insan için haklarını savunma vakti geç ya da erken değildir. Peki size şunu soracağım, sizin bu çalışmalarınıza girmek isteyen biri ODTÜ’den mi olmalıdır? Veya üye almak için başka şartlarınız var mıdır?
Şöyle söyleyeyim bizim yönetim kurulumuzda Boğaziçi’nden de bir arkadaşımız var. Okuma çalışmalarımızı ve diğer toplantılarımızı online olarak gerçekleştiriyoruz. Herhangi bir ODTÜ'lü olma şartımız yok. İsteklilerse ve çalışmak istiyorlarsa 18 yaşından küçük liseli gençler de alt okuma gruplarımıza katılabilirler, kapımız herkese açık. Şunu da belirteyim ki bizim kapımız kadın erkek fark etmeksizin herkese açık çünkü biz erkekleri dışlayıcı bir Feminizm hareketi değiliz.
Erkekler ve kadınlar hatta küçükler katılım gösterebiliyorlar. Mesela LGBTQ+ bireyler de katılım gösterebilir mi?
Evet, tabi ki. Hatta biz şu an topluluğumuzun büyüme aşamasındayız ve bir LGBTQ+ kolu da oluşturmaya çalışıyoruz. Baktığımızda okulumuzda da bu bireyler çok fazla sorunla karşılaşmakta ve biz onların haklarını da beraber aramak istiyoruz. Asla herhangi bir kişiye karşı dışlayıcı bir tavrımız yok isteyen herkes katılabilir.
Biraz da topluluğunuzun ülkemizdeki problemlere karşı bakış açısı üzerine sorular sormak istiyorum. Sizce ülkemizdeki kadınların başlıca problemleri nelerdir ve sizin bunlara ne gibi çözüm önerileriniz var?

Aslında ülkemizdeki kadınların birçok problemi var ve bunun hakkında net bir şey söyleyemeyiz. Mesela ben Ege Bölgesi’ndenim ve 12 yıllık kesintisiz eğitimimi rahatlıkla alabildim. Ama Doğu Anadolu’daki kız kardeşlerimiz aynı şekilde bu haklarından faydalanamıyorlar ve küçük yaşta evliliğe zorlanıyorlar.

Bu sebeple kadınlarımızın sorunları bölgesel olarak farklılaşmış durumda. Mesela Karadeniz’e baktığınız zaman oradaki çocuk işçileri görebiliriz. Bu yüzden kız çocuklarının eğitim görmesi de bizim için temel prensiplerden biridir.

Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıyla artan kadına şiddet olayları da görülmektedir. Bunlara baktığımızda Türkiye’deki kadınlar genel olarak bir yaşam mücadelesi veriyorlar. Bu sebeple gerekli yasaların çıkarılıp uygulanması ve cinayetlere karşı gerekli yaptırımın uygulanmasını talep ediyoruz.
Her kesime baktığımızda eğitim hakkını alamayan ve emek hakkını alamayan hatta yaşam hakkını alamayan kadınlara kadar birçok sorunumuz var. Ayrıca şahsen bütün sorunlarımıza bütün kadınlar olarak hep birlikte yapacağımız bir kadın dayanışmasıyla ilerleyebileceğimizi düşünüyorum.
Peki sizce bu sorunları çözmek için bütün toplumun yapması gereken nedir?

Toplum yasalarla yönetilir ve siz eğer bu yasaları uygulamaz ve suçu meşrulaştırırsanız sorunların önüne geçemezsiniz. Bu sorunların genel sebebinin yasaların düzgün uygulanmaması, kadına devlet tarafından verilen değerin azaltılması ve kadın cinayetlerinin ciddiye alınmamasıyla birlikte toplumumuzda bu durumlara karşı yeterli tepkinin olmadığını görüyoruz. Bu durumun meşrulaştırılmasıyla arttığını görüyoruz. Bu sebeple Türkiye’nin gerçekten laik, demokratik bir hukuk devleti olması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu şekilde bu sorunların çözülmesini sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Bu doğrultuda tekrardan İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesini de istiyoruz.
Umarım girer çünkü ben de şahsen korkuyorum genel durumdan, maalesef. Soracağım diğer şey ise şu: Şehirlerde olduğu kadar kırsalda da kadınlarımız çok zor şartlarda hayatta kalıyorlar. Sizce devlet bunu kolaylaştırmak için ne yapabilir?

Şöyle ki kırsal kesimlerde çalışıp emeğini alamayan kadınlar var. Bunun için bunların denetlenmesiyle bu sorunun çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özel veya devlete bağlı olsa da tarım ürünleri üzerine kurulu bu çalışma alanlarının denetlenmesi sayesinde erkeğe verilen maaş kadar kadına verilen maaşın da aynı olması talep edilebilirdir.

Bu kadınların yasalarla güvence altına alınması da gerektiğini düşünüyoruz. Baktığımızda örnek olarak kadınlar Karadeniz’de 3-4 sene önce eylem yaptılar ve bir sonuç alamadılar. Çünkü onları koruyan bir yasa yoktu. Yani devletin burada yapabileceği şeyin yasal çözümler bulmak ve denetim yapmak olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca devlet tarafından kurulan Halk Eğitim Merkezleri’ne eğitimli kişiler atanıp Feminizm ve toplumsal cinsiyet eşitliği anlatıp vurgulanabilir. Böylece toplumun geniş kesimlerini bilgilendirebilecek çalışmaların yapılabileceğini düşünüyoruz.
Peki bunun için devlet ve halk önderliğinde yasal ve toplumsal sorunların çözümlerinin bulunacağı bir kongrenin toplanması uygun olur muydu?
Evet.
Peki devlet kısmını konuştuk. Bildiğiniz gibi büyük halk kitlelerini örgütlemek zor bir iş. Peki sizce Feminist topluluklar bunun için ne yapmalı?
Bizim gibi düşünen Feminist topluluklar varsa ortak çalışılabileceğini düşünüyorum. Ortak çalışmalar yapabiliriz, ortak taleplerde bulunabiliriz ve ayrı ayrı olmak yerine toplu bir komunite oluşturabiliriz. Taleplerin ortak bir yerden sorulduğu, ortak yazıların çıkarıldığı bir platform kurulabilir. Bu hem sosyal medyada ses getirecektir hem de topluluğa pozitif yönde tepki toplayacaktır.
Bildiğiniz gibi birçok Feminist grup var etrafımızda. Ama bizim görebildiğimiz Atatürkçü Feminist gruplar pek yok. Sizin bildiğiniz ve insanların rahat etkileşime girebileceği Feminist gruplar var mı?
Benim bu topluluğu kurmadan önce ilham aldığım Türk Feminizm Hareketi var, o da sosyal medyada yayılmış durumda hem yaptığı çalışmalar hem de yayınladığı yazılar konusunda. Ayrıca Türk Kadın Hareketi topluluğu var. Ayrıca umuyorum ki bizim gibi Marmara’da ODTÜ’de kurulan topluluklar oldukça sayımız artacaktır. Böylece ortak paydada buluşacağımız Feminist toplulukların zamanla artacağını düşünüyorum.
Şimdi izninizle son bir yılda olan bazı olaylar üzerine birkaç soru sormak istiyorum. Bildiğiniz gibi yine 8 Mart’ta kadınlar Taksim’de yürüyüş yapmak istediler ve polislerle karşılaştılar. Sizce bu protestolara izin verilmeli mi yoksa polis engeli doğru muydu?
Tabi ki protestolara izin verilmeliydi çünkü biz her gün sokakta eylem yapmıyoruz. Elimizde sadece 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü var ve o gün bizim sokağa dökülüp eylem yapmamızda hiçbir sakınca yok.

Çünkü zaten Türkiye’nin her yerinde bu eylemler yapılmaya çalışılırken Taksim’de bunun engellenmesini saçma buluyorum. Bunun sebebininse hükümetimizin kadına bakış açısı olduğunu düşünüyorum ki bunu gerek İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle gerek kadın cinayetlerine tepkisiyle göstermiştir. Bu sebeple 8 Mart’ın serbestçe kutlandığı ve yürüyüşlerin serbestçe yapılacağı günler umuyor ve diliyorum.
8 Mart barışçıl bir protesto aslında ve bu bir yasal hak. Peki bu gösterilerdeki terör örgütü sempatizanları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bunlar nasıl engellenmelidir ve bunlar Feminizmi nasıl etkiliyor?

Aslında bizim kuruluş amacımız buna tepkimizi yansıtıyor. Aslında herhangi bir Türk genci o protestolara gittiğinde veya kadın dayanışmalarına katıldığında oradaki siyasal amaçlarla yürütülen işleri görünce büyük bir hayal kırıklığına uğruyor ve kendilerini kullanılmış hissediyorlar.
Dünyaya baktığımızda Feminizm terör örgütlerinin tekelinde değilken bizdeki durum farklı gözüküyor maalesef ki. Bu sebeple terör örgütlerinin engellenmesi biraz zaman alacaktır ama bizim gibi Feminist topluluklar yaygınlaştıkça bu sorun da çözülecektir.
Şimdi de bir kadın cinayetinden bahsetmek istiyoruz. Adı Zehra Bayır, cinayet haberiyse bahsettiğimiz Feminist örgütlerce yayınlanmadı. Sizce bunun sebebi siyasal mı yoksa Feminist örgütler bu kadar cinayeti yayınlamakta zorlanıyorlar mı?

Aslında benim de şikayetçi olduğum bir mesele bu. Yine siyasi sebeplerle yapılan bu faaliyetlerinde aslında ismi duyulmayan birçok kadın cinayetine yer vermeyerek kadınlar arasında ayrımcılık yapıyorlar. Mesela benim de gözlemlediğim şu anki kontrolsüz göç sebebiyle ülkeye gelen kaçakların işlediği cinayetlerin bu örgütlerce anlatılmaması olayıdır. Bu sebeple bu örgütlerin kadın dayanışmasını desteklediğini kesinlikle düşünmüyorum.
Sorularımız bu kadardı, cevapladığınız için teşekkür ederiz. Eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Çok kısaca şu şekilde ekleme yapabilirim. Biz ODTÜ Cumhuriyet Kadınları olarak herkese açığız ve biz ülke genelinde rahatsız olduğumuz şeyleri dile getiriyoruz ve bunlara çözüm önerileri üretmek için insanları birlikte olmaya çağırıyoruz. O sebeple ayrıştırıcı olan kesim biz değiliz. Kapımız herkese açık çünkü biz dayanışmanın gücüne inanıyoruz. Birlikte çok güzel şeyler yapabileceğimize inanıyoruz, teşekkür ederiz.
Biz teşekkür ederiz.
Comments