top of page

Türkiye'nin Depremle İmtihanı

  • Yazarın fotoğrafı: bilgencofficial
    bilgencofficial
  • 10 Şub 2023
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 13 Şub 2023

Berk Eskiçırak yazdı,



Uzun bir tarihe, kültüre ve berekete sahip olan Anadolu, aynı zamanda zorlukların ve çilelerin de coğrafyasıdır. Ancak gerekli önlem, çalışma ve emekle bu çile ve zorluklar aşılarak Anadolu’nun sahibi olan Türk halkının huzurlu yaşamasının önü açılabilir.


Bugün de görüleceği üzere, bu zorlukların en önemlilerinden biri de Anadolu’nun çevresini saran fay hatlarının sebep olduğu gerek küçük gerek büyük depremlere karşı devlet tepkisinin durumudur.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihi boyunca önemli depremlerle karşılaşmıştır. Bunlar arasında pek çok önemli deprem olsa da, hem Türkiye’nin siyasal durumunu hem de bu durumun devlet tepkisine etkisini görmek için bugün bu depremlerden üç tanesini inceleyeceğiz.



ERZİNCAN DEPREMİ


27 Aralık 1939 tarihinde Erzincan merkezli olan 7.9 büyüklüğündeki deprem; Samsun, Sivas, Amasya, Giresun, Ordu ve civar bölgelerini etkilemiştir. Deprem 30 binden fazla insanın vefatına ve 100 binden fazla insanın yaralanmasına neden olmuştur. 100 binin üstünde bina yıkılmış ve tüm kurtarma çalışmaları zorlu kış şartlarında yürütülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en büyük depremi olarak kaydedilen depreme karşı genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti hemen tepki verdi.



ree

28 Aralık günü deprem bölgesine giden iç işleri bakanı Faik Öztrak, depremzedelerin barınma ve ihtiyaçları için gerekli emirlerin verildiğini bildirdi. Ayrıca depremzedelerin diğer illere nakli için gerekli çalışmalar başlatılmıştır. Bölgede hiçbir sağlam ulaşım sistemi kalmadığından ancak 29 Aralık günü temizlik çalışmalarına başlanabilmiştir. Depremden zarar görenler kaderine terk edilmemiş ve civardaki üç farklı ile yerleştirilmeleri üzerine çalışmalar başlatılmıştır.


Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 31 Aralık günü bölgeye ulaşmış ve incelemelerde bulunmuştur. Kendisinin ziyareti sırasında asker oğlunu depremde kaybeden bir kadın, cumhurbaşkanına sarılmıştır. Sembolleşen bu fotoğrafın bir heykeli ise Erzincan'da bulunmaktadır.

ree

Ayrıca milleti temsil eden TBMM, 27 Aralık günü vakit kaybetmeden yardım çalışmalarına başlamıştır. Sağlık Bakanı Hulusi Alataş meclise durumu açıklayacak bir beyanat vermiştir. Kızılay tarafından yardım çalışmalarının başlatıldığı da beyanatta belirtilmiştir. Meselenin organize şekilde yürütülmesi için meclis bünyesinde kurulan ‘‘Milli Muavenet’’ adlı bir komite kurulmuştur. Meclis tarafından alınan ayrı bir kararla deprem bölgesindeki tutuklular, devlet tarafından deprem çalışmalarına yardım için istihdam edilmiştir.



Ayrıca Üçüncü Ordu Müfettişliği tarafından 800 asker istihdam edilmiş ve bu yolla TSK’nın da çalışmalara katılması sağlanmıştır. Genç Cumhuriyet, elindeki imkanlarla yurt genelinde bir yardım seferberliği başlatmış, II.Dünya Savaşı’nın ortasındayken halkını yalnız bırakmamış ve her şeye rağmen çalışmaya ve yaralarını sarmaya devam etmiştir. Depremin üzerinden bir yıl gibi bir süre geçtikten sonra tüm yaralar sarılabilmiştir.

ree

Devletin çalışmaları haricinde hem yurttan hem de yurt dışından yardımlar Türkiye'ye ulaştırılmıştır. Ayrıca milletin pek çok kesimi farklı yollarla yardım çalışmalarına katılmışlardır. Sanatçılar yardım çalışmalarına katılmış ve yardım konserleri vermiştir. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe gibi futbol takımları kendi aralarında maçlar düzenleyerek maç gelirlerini bağışlamıştır. Bazı milletvekilleri sorumlu oldukları illerden ekmek üretilip deprem bölgesine sevk edilmesini valilere telgrafla talep etmiştir. Birçok yerden çadır, erzak ve kıyafet de yardım olarak gönderilmiştir.


Atatürk'ün düşünce ve fikirlerinin ölümünden sonra en çok devlet üzerinde hissedildiği dönemde, devlet ve millet seferber olmuş, bu felaketin atlatılması için daha ilk günden çalışmaya başlamıştır. Meclis millet için çalışmış, devlet millete rapor vermiş, cumhurun yani milletin başkanı milletle beraber olmuş ve millet depremden etkilenen yurttaşlara yardım için çalışmıştır.



GÖLCÜK DEPREMİ



21.yüz yıla doğru gidilirken Türkiye Cumhuriyeti yazını büyük bir felaketle geçirdi, 17 Ağustos Gölcük Depremi. 7.4 büyüklüğündeki depremde başta Gölcük ve Kocaeli olmak üzere Marmara Bölgesi’nin geniş bir bölümüne etki etmiştir. Depremde 40 binden fazla kişi yaralanmış ve 10 binden fazla kişi vefat etmiştir. Depremin Marmara Bölgesi’nde etkili olması sebebiyle ülke ekonomisi ciddi şekilde sarsılmıştır. Zaten 90’lı yıllardan dolayı sarsıntılı olan Türk ekonomisi İstanbul’u etkileyen bu depremden sonra daha da krize sürüklenmiştir. Enerji, iletişim, altyapı ve sanayi alanlarında büyük hasarlar oluşmuş ve ülkenin ekonomik kalbi olan Marmara Bölgesi yara almıştır.

ree

Depremin yarattığı şok etkisine cevap vermede devlet ilk başta yetersiz kalmış, depremzedelere destekte geç kalınmıştır.


17 Ağustos’ta başbakanlık yönetiminde işleyen Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi çalışmaya başlamıştır. Kurumların fazlalığı ve bürokratik sorunlar sebebiyle yönetimde aksaklık ve sorunlar meydana gelmiştir. Koordinasyon eksikliği oluşmuştur.


TSK’nın aktif rol oynadığı deprem çalışmaları ise sırasıyla; arama-kurtarma, ilk yardım, enkaz temizliği, güvenlik ve koordinasyondur.

ree

Devletin müdahalelerine rağmen aksaklık ve koordinasyon sorunları sebebiyle deprem sürecinde birçok sorun ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazıları ise şunlardır: yardımların yetiştirilememesi ve deprem zedelere ulaştırılamaması, Kızılay’ın barınak sağmamada yetersizliği, sürecin koordine edilememesi ve yardım dağıtımlarının şeffaf olamamasıdır.


Depremin yarattığı ekonomik sorunların giderilmesi ve ileride depreme karşı önlemler alınması vaadi ile ‘‘Deprem Vergileri Kanunu’’ 26 Kasım 1999’da çıkarılmıştır.






Hataları ve başarılarıyla bilinen, Soğuk Savaş'ta Türkiye'yi yöneten siyasetçilerin oluşturduğu dönemin son perdesinde oluşan bu vahim olaya karşın Türk Devleti yapabildiğince çalışmıştır. TSK sahada erkenden görev almış, ülkenin en önemli kurumlarından olduğunu bir kere daha ispat etmiştir. Lakin gerek deprem sonrası oluşan koordinasyon eksikliği gerek diğer sorunlar sebebiyle devlet güçsüz gözükmüş ve sınıfta kalmıştır.


KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ


6 Şubat 2023’te saat 4.17’de Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adana, Adıyaman ve çevre bölgeleri etkileyen 7.7 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşti. Türkiye ve Suriye’yi etkileyen, şu anda bilinene göre Erzincan Depremi’nden sonraki Türkiye’yi etkileyen ikinci en büyük depremin verdiği hasar hakkında çalışmalar devam ettiği için henüz kesin sayı vermek doğru değildir.


Hatay

Bu depremde görülen vahşet görüntüleri, ahlaksızlıklar ve spekülasyonlar, müdahalede eksiklikler ve devletin halkı yalnız bırakması gibi konular halkın en önemli gündemleri oldu. Devletin yapması gerekenleri yapan sosyal medya ünlüleri, 20 yıldan fazladır ödenen deprem vergilerine rağmen yapılması resmen hayati olan deprem yardımları, sahte ihbarlarla ilgi çekmeye çalışanlar, deprem zedelerle dalga geçen insanlık yoksunları, yardım gitmeyen bölgeler ve daha birçok aksaklık depremin daha ilk gününden itibaren etkili oldu.


Kahramanmaraş

Müteahhitlerin eksik yaptığı, denetimsizlik ve ciddiyetsizlik gibi sebeplerle görmezden gelinmiş binaların yıkılması, yardım ağlarının ve koordinasyonunun sağlanamaması, kış şartları gibi sebeplerden dolayı can ve mal kayıpları oluşmuştur ve kayıplar artmaya devam etmekte.


Ayrıca depreme bu kadar açık bir ülkede bilinçlendirme çalışmalarının eksikliği, bu konudaki yetkili kurumların güvenilir olmaması, deprem vergilerine rağmen bu kadar büyük bir yıkımın oluşması, koordinasyonun bu kadar eksik olması ve devletten çok halkın çalışması, halkın dayanışmasını kıskanan hükümete yakın insanların olması ve hiçbir şekilde önceki felaketlerden ders çıkartılmaması gözümüze çarpmaya devam etmekte ve bizi gayet üzmektedir.


Tüm bu felaketin sorumlularının, çalışmaları sabote edenlerin ve ülkeye bu zor durumda saldırmaya çalışanlara karşı Türk Devleti’nin mutlaka gereğini er ya da geç yapacağının farkındayız ve bundan eminiz.


Ayrıca tüm bu süreçte cumhuriyetin sahibi olan gençler, yetkililerin ve görevlilerin yapamadığını yapmaya ve deprem zedelere destek olmaya devam etmektedir. Bu kadar cefakar olan ve tüm sorunları aşarak çalışan herkese biz tekrar teşekkür eder ve minnettarlığımızı bildiririz. Başta Jahrein, Erlik, Purplebixi, Oğuzhan Uğur ve Haluk Levent olmak üzere bu süreçte uğraşan, sahada ve saha dışında çalışan herkese çok teşekkürler ederiz.



Tüm bu incelemelerimizden görülüyor ki deprem gibi felaketlerde hem millete hem de devlete ortak çalışmak gibi bir sorumluluk düşmektedir. Devlet gereken tedbirlerin önceden alınması, denetleme çalışmalarının yapılması, halkın bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi, deprem anlarında kriz yönetimini en az kusurla gerçekleştirilmesi gibi pek çok alanda görevlidir ve bunları yapabilecek kaynağa da halkın ödediği vergiler sayesinde sahiptir. Millete düşen görev ise deprem gibi can ve mal kaybının yaşandığı bir dönemde dayanışmayı sağlamaktır. Bu görevde başarılı olma yolunda ilerleyen Türk halkına ve sahada çalışanlara teşekkür eder, devletten ise biraz daha çalışmalarını rica ederiz.

Ayrıca deprem bize liyakatin ve koordinasyonun önemini bir kez daha göstermiştir.


Dileriz ki ileride devlet yerine toplum kendi içinde örgütlenmek zorunda kalmasın ve devlet gerekenleri yaparak en az hasar ve kayıpla ülkede böyle büyük felaketlerin oluşmasına engel olsun.



KAYNAKÇA:

1-

-

-

-


2-

-

-

-


3-

-

-

-

-

-

-

-

-


 
 
 

Commentaires


bottom of page